20. Bölüm, Tanrı'dan Yuhanna'ya gelen esinleme
21. Bölüm
Yeni Kudüs
1
Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm. Çünkü önceki
gök ve önceki yeryüzü ortadan kalkmıştı. Deniz de yoktu artık.
2Kutsal kentin, yeni Kudüs'ün kendi güveyi için hazırlanmış süslü
bir gelin gibi, gökten, Tanrı'nın yanından indiğini gördüm. 3Tahttan
yükselen gür bir sesin şöyle dediğini işittim: «İşte, Tanrı'nın
konutu insanların arasındadır. Tanrı onların arasında yaşayacak.
Onlar O'nun halkı olacaklar, Tanrı'nın kendisi de onların arasında
bulunacak. 4Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm
olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü
önceki düzen ortadan kalkmıştır.»
5Tahtın üzerinde oturan dedi ki, «İşte her şeyi yeniliyorum.»
Sonra, «Bunları yaz!» dedi. «Çünkü bu sözler güvenilir ve
gerçektir.» 6Bana, «Tamam!» dedi. «Alfa ve Omega, başlangıç ve son
ben'im. Susamış olana, yaşam suyunun pınarından karşılıksız olarak
su vereceğim. 7Galip gelen bunları miras alacak. Ben ona Tanrı
olacağım, o da bana oğul olacak. 8Ama korkak, imansız, iğrenç, adam
öldüren, cinsel ahlaksızlıkta bulunan, büyücü, putperest ve bütün
yalancılara gelince, onların yeri, kükürtle yanan ateş gölüdür.
İkinci ölüm budur.»
9Son yedi belayla dolu yedi tası olan yedi melekten biri gelip
benimle konuştu. «Gel!» dedi. «Kuzu'ya eş olacak gelini sana
göstereyim.» 10-11Sonra melek beni Ruh'un yönetiminde, büyük ve
yüksek bir dağa götürdü. Oradan bana, gökten, Tanrı'nın yanından
inen ve O'nun görkemiyle ışıldayan kutsal kenti, Kudüs'ü gösterdi.
Kentin ışıltısı, çok değerli bir taşın, billur gibi parıldayan
yeşim taşının ışıltısına benziyordu. 12Büyük ve yüksek surları ve on
iki kapısı vardı. Kapıları on iki melek bekliyordu. Kapıların
üzerine, İsrail oğullarının on iki oymağının adları yazılmıştı.
13Doğuda üç kapı, kuzeyde üç kapı, güneyde üç kapı ve batıda üç kapı
vardı. 14Kenti çevreleyen surların on iki temel taşı bulunuyordu.
Bunların üzerinde Kuzu'nun on iki elçisinin adları yazılıydı.
15Benimle konuşan meleğin elinde, kenti ve kentin kapılarıyla
surlarını ölçmek için altından bir ölçü kamışı vardı. 16Kent, kare
biçiminde olup uzunluğu enine eşitti. Melek kenti kamışla ölçtü,
her bir yanı on iki bin ok atımı geldi. Uzunluğu, eni ve yüksekliği
birbirine eşitti. 17Melek surları da ölçtü. Kullandığı insan
ölçüsüne göre, bunları yüz kırk dört arşın yüksekliğinde[ı] buldu.
18Surlar yeşimden yapılmıştı. Kent ise, cam berraklığında saf
altındandı. 19-20Kent surlarının temelleri, her türlü değerli taşla
bezenmişti. Birinci temel taşı yeşim, ikincisi safir, üçüncüsü
alaca akik, dördüncüsü zümrüt, beşincisi beyaz akik, altıncısı
kırmızı akik, yedincisi sarı yakut, sekizincisi beril, dokuzuncusu
zebercet, onuncusu sarıca zümrüt, onbirincisi gökyakut ve
onikincisi mor yakuttu. 21On iki kapı, on iki inciydi; yani,
kapıların her biri birer inciden yapılmıştı. Kentin ana yolu, cam
saydamlığında saf altındandı.
22Kentte tapınak görmedim. Çünkü gücü her şeye yeten Rab Tanrı ve
Kuzu, kentin tapınağıdır. 23Kentin, güneş ya da ay tarafından
aydınlatılmaya gereksinmesi yoktur. Çünkü Tanrı'nın görkemi onu
aydınlatıyor. Kuzu da onun çırasıdır. 24Uluslar kentin ışığında
yürüyecekler. Dünyanın kralları, servetlerini oraya getirecekler.
25Kentin kapıları gündüz hiç kapanmayacak. Üstelik orada hiç gece
olmayacak. 26Ulusların servet ve zenginlikleri oraya taşınacak.
27Oraya murdar hiçbir şey, iğrenç ve aldatıcı işler yapan hiç kimse
asla girmeyecek; yalnız adları Kuzu'nun yaşam kitabında yazılı
olanlar girecektir.
22. Bölüm, Tanrı'dan Yuhanna'ya gelen esinleme